Bismillahirrahmenirrahiym...
hz. adem'in zamanında gezmeye bayılırım. biz, bizim için yeniyiz ve her şey yeni, sıfır. insanlık
kilometresi yeni yol yapmaya başlamış.
savunduğum teze göre; akıl, irade ve vicdan yeni, gıcır gıcır.
beyin ayrıdır, akıl ayrıdır. beyin istemli istemsiz bütün vücudu yönetir. yani emrinizde olan kaslar,
organlar, duygular vardır, olmayanları da vardır. beyniniz iç ve dış dünyanıza göre size yön verir. bu
yönlenmeler akıl, irade, vicdan barındıran yönlenmelerde olabilir veya bunlardan yoksun da olabilir.
hz. adem'in aklına ilk inen olumludan olumsuza yön almış ayet;
“ Âdem! Sen ve eşin şu bahçeye
yerleşin, orada canınızın çektiği her şeyden serbestçe yiyin, şu ağaca da yaklaşayım demeyin, sonra
zalimlerden olursunuz. "
akla söylenen bu sözler eylemlerin de hareket noktasını oluşturur. artık
etrafta serbest gezerken dikkat etmeniz gereken bir yer ve nesne vardır. bu yasak yer uyarısı sizin
test noktanızı oluşturmuş durumdadır. bakalım insan ne yapacak? bize gıcık olmuş şeytan bir
yerden aklımıza girecek ki eylemlerimizi değiştirsin. kendine ne yapacağını yazan tek varlık insandır.
diğer varlıklar yazılmış olan üzerinde hareket ederler. kaderleri budur, insan kadar gelişmeye açık
değildir. sabitlikle değillik arasın da bir yerdedir.
şimdi şeytan gibi düşünelim. ortada dünya gibi bir
gezegenin halifeliği verilmiş insan var. şeytan olarak, Allah'a yemin etmişsiniz; " ben onların yolunu
kaydırayım da gör " diye. şeytana adem'in beynine girecek eylemlerini değiştirecek, Rabbinin rızasından
dışarı çıkaracak bir kapı lazım. oradan akla ulaşıp bulandıracaksınız. işte o kapıdan akla göndermeler yapan şeytan der ki;
“ Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, başka değil, sadece siz (ondan yiyince) iki
melek (gibi) olursunuz ya da ölümsüzleşirsiniz de ondandır ” dedi
Allah; sizi uyarmış, şeytan size
düşman onun fısıldamaları-na karşı dikkatli olun demiş. bu uyarı ile test edileceğiniz nokta oluşmuş, şeytan
bundan haberdar ki gelmiş sizi yoldan çıkarmak için meleklerin ölümsüzlüğünü gösterip "bak" demiş ve kulağınızdan içeri
göndermiş. bu aşama da kadercilere sorayım? hz. adem'in kaderi mi bu? kaderi ise kınanmasına gerek
var mı? kaderini yaşayacaksa uyarıya ne gerek var? bakın gözden kaçmasın, her şeyin başındayız!
kader dediniz mi buradan başlayacaksınız ki samimiyetiniz ortaya çıksın. kader değil, imtihan.
Rabbimiz; bu ayrıntılara
boşuna girmiyor! hemen biraz geriye gidelim. şeytan ne demişti?
" (Ve İblis) şöyle dedi: Madem ki
sen beni saptırdın, yemin olsun ki ben de senin dosdoğru yolunun üzerine onlar için pusu kuracağım; "
Allah'ın huzurunda şeytan yeminini ediyor şahit olduğunuz gibi. şimdi kaderciliğin ne olduğunu
şeytan bize öğretsin. bakın, bakın kaderciye! Allah'a ne diyor?;
" (Ve İblis) şöyle dedi: “Madem ki sen
beni saptırdın "
ben saptım diyeceğine, Allah'a "sen beni saptırdın" diyerek suçunu Rabbimize atıyor.
peki hz. adem ne diyor?
“ Rabbimiz! Biz kendi kendimize zulmetmişiz; eğer bizi bağışlamaz ve bize
acımazsan, kesinlikle kaybedenler arasına gireriz! ”.
Rabbimize, hz. adem " bana bu kaderi yazan sendin, Rabbim; neden böyle yaptın ki?" demiyor! kadercilik diye bir şey çıkarıp bir de onu imanına sokmuş, hayatı böyle geçmiş biri, Rabbimize hangi yüzle gidip ne diyecek? şeytan kendi imanını ve ağzını, Müslüman'ın imanı ve ağzı yapmış, daha ne yapsın? Allah'a vereceği hesabı ciddiye alanlar şeytanın doğru gösterdiği uydurma dinin esiri olmayın. ilmihallerden uzak durun, dininizi Allah'ın indirdiği kitaptan okuyun. kesinlikle okunacaklar. Fatiha, Maide suresi ayet 6 ve 8. Yunus 99 ve 100. Hud 18. Taha 130 ve sonuna kadar. A'raf 35 ve 39. Nahl 119 ve 125. Müddessir ve daha niceleri.
" Saffat 180 İZZET VE AZAMET sahibi Rabbin, insanların idrak evrenlerinin çok ötesinde aşkın bir yüceliğe sahiptir. 181 O’nun bütün elçilerine selam olsun! 182 Ve âlemlerin Rabbine hamdolsun! "
selam ve dua ile. İslam aile birliği...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder