4 Ocak 2015 Pazar

Nesh Teorisi

sayfamız gittikçe klasik kelamın yanlışları sayfasına dönmektedir. ama onlarda gerçekten çok isabetsiz yaklaşımlar yapmışlar. onların yanlışlarına sahip çıkmanın gereği yok. Kur'an laboratuvarına konumuzu koyalım, akıl, mantık süzgeçlerimizden geçirelim, Rabbimizin izni ve yardımıyla doğru bir sonuca ulaşırız inşallah.

nesh konusunun dayandırıldığı ayet Nahl 101...

Nahl 101 Ve Biz bir âyeti diğeriyle değiştirdiğimizde, -ki Allah neyi ne zaman indireceğini pekala bilir– “Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen birisin!” derler; aksine onların çoğu (lafının nereye vardığını) bilmeyen kimselerdir.

yaklaşımımız:.. “Bir risaleti diğeriyle değiştirdiğimizde”. Buradaki âyet’in en münasip karşılığı “risalet” olsa gerektir. Zira bu âyet 44. âyetteki bi’l-beyyinâti ve’z-zubur adıyla anılan ve tüm peygamberlere verildiği ifade edilen vahyin bir devamı ve parçasıdır. Bu âyet klasik nesh teorisinin savunulmasında ilk sırada yer alır. Ne var ki bu, yine bu teoriyi savunanların koydukları “nesh, inançla ilgili âyetler için değil, dinî hükümlerle ilgili âyetler için geçerlidir” kuralına aykırıdır. Çünkü bu sûre Mekkîdir. Kaldı ki buradaki âyeten kelimesi, “ilâhî mesaj, vahiy, mucize ve hakikatin belgesi” manalarına gelir. Şu durumda bu âyetin, klasik nesh teorisine delil olması mümkün görünmemektedir. Bu âyette nesh’ten değil tebdil’den söz edilmektedir. Öte yandan bu âyet indiğinde, nesh teorisini savunanların değiştiğini iddia ettikleri “ahkâm âyetleri” henüz indirilmemişti. Hemen arkadan gelen yunezzilu Şili aslında bu âyetteki tebdilin nasıl anlaşılması gerektiğinin de anahtarını verir. Bu anahtardan yola çıkarak, bir âyetin bir başka âyetle değiştirilmesi, bir süreç içerisinde parça parça inen vahyin farklı zaman ve şartlara göre söyleminin ve talimatlarının da farklılaşması şeklinde anlaşılabilir. İbn Abbas, “bir âyeti diğeriyle değiştirme” ibaresini, “daha sert âyetlerin yerini söylem olarak daha yumuşak âyetlere terk etmesi” olarak, yani üslûp değişikliği biçiminde anlamıştır (Mukâtil). Âyeti klasik nesh teorisi dışında yorumlayan bu anlayış, iç ve dış bağlama da uygun düşmektedir. Vahyin söylemindeki her farklılaşma bir öncekinin hükmünü geçersiz kılmayı değil, 125. âyette açıkça ifade edildiği gibi, “Rabbin yoluna hikmetle çağır” talimatının, vahiy tarafından bizzat uygulandığını ifade eder. İşin gerçeği budur ve bir sonraki cümlede yer alan parantez içi açıklamamız da buna dayanmaktadır. selam ve dua ile...

Nahl 125 RABBİNİN yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; ve onlara (karşı) öyle bir mücadele yöntemi ortaya koy ki, o en güzeli, en etkilisi olsun! Çünkü senin Rabbin var ya: İşte O kendi yolundan sapan kimseyi de, doğru yola yöneleni de en iyi bilendir. >>>amin<<<

İslam Aile Birliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder