3 Ocak 2015 Cumartesi

Hayatın Başlangıcı

bu incelemenin amacı bilgisayar da programın akmasını sağlayan satır satır yazılan kodlar gibi yazarak bilgi detaylarına girmek. program çalıştırıldığı anda zaman akmaya başlar ve bizim gördüğümüz resim veya başka bir şey aslında arka arkaya işlenen satırlarda ki kodlardır. hayatın kodlarına da Kur'an ile giriyoruz.

sabah gözünüzü açıyorsunuz. bir dünyanın, bir coğrafyanın, bir ülkenin, bir şehrin, bir evin, bir odanın ve bir ailenin içinde kendinizi buluyorsunuz. (uzun oldu kusura bakmayın)ailenizin içinde bir hayatınız var, birde dışarıda hayatınız var. gece gözünüzü kapatana kadar birçok mekan da birçok eşya da ve bir çok insan da iz bırakıyorsunuz. onlar da sizde iz bırakıyorlar. bütün bunlar hem hafızanız da hem de ilahi hafıza da kayıt altına alınıyor. size sunulan bu hayatta hiç bir zaman kendi başınıza değilsiniz. sizi sevenler, uzak yakın tanıyanlar ve sizin için önemli olanlar var. olumlu veya olumsuz bir çok duygu alış verişinde bulunuyorsunuz. bütün bu ilahi yapıya ücret ödemiyorsunuz. ilahi kayıt sisteminde sizin adınıza bir hesap açılmış aile ve yaşayacağınız alan seçilmiş bütün bunlar ilahi sistem tarafından düzenleniyor. gönderildiğiniz dünya tüm dokularıyla yaşayan bir varlık. sizde bu varlığa uyum sağlayacak şekilde düzenlenmişsiniz. tek siz ve dünya olsun yaşarsınız. gerisine ne gerek var? ilahi sistem bir kişi ile yetinmemiş. aynı dünyayı bir çok kişiye teklif etmiş. bütün bunların en başına gider ve detaylara inersek karşımıza ne çıkar?
 
şimdi yaratıldığımız zamana gidelim. yaratılışımızı sureler üzerinden izleyelim.
 
insanın yaratılış aşaması...
 
"Hicr 28 Hani bir zamanlar Rabbin meleklere demişti ki: “Bakın, Ben süzme, kurumuş, ses veren bir balçıktan; özgün bir biçim almaya elverişli, tabiatı değiştirilmiş, koyu ve yoğun bir çamurdan fiziki olarak görünen ölümlü bir varlık yaratacağım!"
 
"Hicr 29 İzleyin; ne zaman ki onu şekillendirir de kendisine ruhumdan üflersem,"
 
"A'raf 11 Doğrusu sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik,"
 
Allah'ın meleklere emri: "insanın yardımcısı olun."
 
"Taha 116 Hani meleklere “Adem(oğlu) için emre âmâde olun!” dediğimiz zaman, onların tümü hemen emre âmâde olmuştu;"
 
"A'raf 11 meleklere dedik ki: “Âdem(oğlu) lehine emre âmâde olun!” Hemen emre âmâde oldular"

"Kehf 50 HANİ bir zamanlar meleklere demiştik ki: “Âdem (oğlu) için emre âmâde olun!"
 
"İsra 61 HANİ bir zamanlar meleklere “Âdem’e secde edin!” demiştik de, İblis dışında tümü secde etmişti."
 
"Hicr 29 İzleyin; ne zaman ki onu şekillendirir de kendisine ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun (hizmetine) âmâde olun!”
 
adem yaratılmış ve iblis, adem'e itiraz etmişti. itirazını da kendi yaratılış özelliğine bağlamıştı. kendini üstün görme kibri sonucun da adem'e hizmet etmeyeceğini Allah'a beyan ediyordu. Allah onun bu küstah konuşması sonucu onu makamından kovmuş iblis bu kovulma tavrının sebebini de kendinde arayacağı yerde Allah'a "senin yüzünden" demişti. böylece Allah'ın rahmetinden tamamen dışlanan iblis, yine yanlışına yanlış katarak bütün yaptıklarının sebebini adem'e bağlamış ve insan oğluna amansız bir düşman kesilmişti. ilahi makamda geçen bu olaylara sureler üzerinden şahitlik edelim.
 
Allah katında iblisin adem'e karşı çıkışı...
 
"Taha 116 Hani meleklere “Adem(oğlu) için emre âmâde olun!” dediğimiz zaman, onların tümü hemen emre âmâde olmuştu; fakat sadece İblis yüz çevirmişti."
 
"A'raf 11 İblis hariç: o emre âmâde olanlar arasında yer almadı. 12 (Allah) sordu: “Sana emrettiğim zaman seni emre âmâde olmaktan alıkoyan neydi?” (İblis) cevap verdi: “Ben ondan üstünüm; (çünkü) beni ateşten yarattın, oysa onu balçıktan yarattın! 13 (Allah): “Öyleyse in o bulunduğun yerden!” dedi, “Çünkü o (makamda) büyüklük taslamak senin haddine düşmez! Hadi, çık git artık! Çünkü sen aşağılık birisin!” 14 (İblis) dedi ki: “Yeniden diriliş gününe kadar bana süre tanı!” 15 (Allah) “Sen zaten süre tanınmışlardan biriydin!” buyurdu. 16 (Ve İblis) şöyle dedi: “Madem ki sen beni saptırdın, yemin olsun ki ben de senin dosdoğru yolunun üzerine onlar için pusu kuracağım; 17 sonra da hem doğrudan ve açıktan, hem de dolaylı ve sinsice, hem sûret-i haktan görünerek hem de zaafları ve güdüleri kullanarak sokulacağım onlara: Ve Sen onların çoğunu nankörlük eden kimseler olarak bulacaksın.”
 
"Kehf 50 ”İblis hariç hepsi emre âmâde olmuştu; o görünmeyen varlıklardan biriydi;"
 
"İsra 61 İblis dışında tümü secde etmişti. O dedi ki: “Şimdi ben çamurdan var ettiğin birine secde edeceğim, öyle mi?” 62 (İtirazına) şunu da ekledi: “Bula bula şuncağızı mı buldun bana üstün tutacak? Eğer bana Kıyamet Günü’ne kadar izin verecek olursan, çok azı dışında onun soyunun ağzına gem vurup, tümünün ipini elime geçireceğim!” 63 (Allah) buyurdu ki: “Defol, git!"
 
"Hicr 31 İblis müstesna: o (hizmete) âmâde olup yere kapananlarla birlikte hareket etmekten kaçındı. 32 (Allah) “Ey İblis! Sen neden yere kapananlarla birlikte hareket etmedin?” dedi. 33 (İblis) dedi ki: “Benim, süzme, kurumuş, ses veren bir balçıktan; tabiatı değiştirilmiş, koyu ve yoğun bir çamurdan yarattığın bir beşerin emrine âmâde olmam yakışık almazdı!” 34 (Allah) “Öyleyse çık git bu makamdan!” dedi, “Çünkü sen kendi kendini aşağıladın! 35 Ve unutma ki Hesap Günü’ne kadar tüm lânet senin üzerine olacaktır!” 37 (Allah) buyurdu ki: “Peki, sen zaten süre tanınmışlardan birisin; 38 (tabi ki, sadece tarafımdan) bilinen zaman doluncaya ve günü gelinceye kadar!” 39 (İblis) “Rabbim!” dedi, “Beni yoldan dışladığın için ben de yeryüzünde onlara (günahları) süslü püslü göstereceğim ve kesinlikle onların tümünü yoldan çıkaracağım. 40 Bunun tek istisnası, onlar arasındaki imanını saf ve temiz tutma çabasını desteklediğin kulların olacak!” 41 (Allah) buyurdu ki: “(Zaten) bu, kendim için benimsediğim en doğru yol ve yöntemdir; 42 Şu bir gerçek ki, has kullarım üzerinde senin hiçbir inandırıcı gücün olmayacaktır; ne var ki batıl inançlı cahil ve bilinçsizlerden sana uyanlar müstesna!
 
"Bakara 34 iblis hariç, hepsi emre âmâde olmuştular. O (ise) emre karşı geldi, büyüklük tasladı. ve nankörlerden oldu.
 
bütün bunlar aynı zaman da mı oldu, zaman var mıydı bilinmez? ayetler de "dediğimiz zaman, bir zamanlar" gibi zaman ölçüleri veriliyor olsa da gerçek şudur ki insan zamana tabii olduğu için başka türlü anlayamaz.
 
melekler yaratılma aşamasında rabbimizin emriyle adem'i kabul ettiler fakat yeryüzünün halifeliği konu olunca ortaya bir itiraz koydular. melekler insanoğlunun eylemlerine bakarak halifeliğine itiraz ettiler, şeytan insanoğlunun yaratılış kimyasına bakarak adem'e itiraz etti.
 
meleklerin; adem'in halifeliğine karşı çıkışı...
 
"Bakara 30 "Bakara 30. HANİ, senin Rabbin melaikeye “ Ben yeryüzünde bir halife tayin edeceğim” dediği zaman da şöyle sormuşlardı: “Yeryüzüne fesat çıkaran ve kan dökmekte olan birini mi atayacaksın; üstelik biz seni hamd ile tesbih ve takdis edip dururken?” (30)
 
meleklerin başka itirazı yok. tek itirazları Bakara 30 da ifade edildiği gibi. iblis/şeytan itiraz konusun da ayet ayet itiraz yazarken; melekler Allah'a bir ayetlik itiraz dilekçesi veriyorlar.

Allah meleklere açıklama yapıyor...
 
(30) Allah cevap verdi: “şu kesin ki, ben sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim.” 31. Ve Âdem’e tüm isimleri öğretti,"
 
önemli açıklama; önce sadece canlı bir form iken Hicr 29 da "İzleyin; ne zaman ki onu şekillendirir de kendisine ruhumdan üflersem," dediğinde insan, form canlı halden insana bürünüyor ve böylece; ruh, akıl, irade, vicdan, düşünme, bağ kurma, buluş, icat, keşif, duygu gibi bir çok özelliğin sahibi oluyor. ardından meleklerin itaati ve şeytanın isyanı gündeme geliyor. daha sonra meleklere insanın halifeliği açıklanıyor ve melekler bu halifeliğe nedenleriyle itiraz ediyorlar.
 
bir bakış açısı getirelim; melekler insana Allah'ın Kendisinden lütfetmesine sebeple secde etmiş olabilirler. bu mecaz bir anlatımdır. Allah'ın Kendisinden Ruh üflemesi Kendisinin bir ruh'a sahip olduğunu göstermez. bir söz vardır; "aklınıza ne geliyorsa o Allah değildir. böyle bir şeyin olmayacağının delili de İhlas suresinde geçen "Ehad" ismidir. Ehad ismi, "O, tektir" parçalanamaz anlamındadır. şu da akıl da tutulmalıdır. bizim anlamamız için kelime kalıplarına ihtiyacımız olduğu gibi onu tam anlamak için görmemiz de gerekir. bunu da dünya da göremeyeceğimize göre öbür dünya ya kadar sabredeceğiz.
 
Açıklama: klasik tefsir geleneğinin dışında tüm anlatımlardan arındırılmış Kur'an merkezli bilgi işlemesi yapıyoruz. bu yüzden size ters geliyorsa kızarak kendinizi günaha sokmayın. unutmayın; hoşunuza giden hikaye, kızacağınız Kur'an olacaktır. ayrıca; ben insan oğlunu bir ırk (özel tür) adem ailesini de iki kişiye indirgemeyerek bir topluluk olduğuna inanıyorum. dayanağım bu gün ahlaksız olan o gün neden ahlaklı olsun? Allah böyle dilemiş diyerek geleneksel hikayeyi kabul edenleri de kendi hallerine bırakıyorum.

adem, öğretisinin temelini Rabbimizden öğrendikten sonra dünya hayatına giriyordu. aklı, iradesi, vicdanı, yaratıcılığı, kabiliyeti, duyguları kısaca onu dünya halifeliğine özel kılan meziyetleri vardı. adem ailesinin iki seçenekli hayatları başlıyordu? özellikle vurgulamak istiyorum...ademe verilenler secdeyi hak ediyor. ademse verilenleri yerli yerinde kullanırsa cennetin tarifsiz ve ölümsüz güzelliğine ulaşacak! izledikçe şahit olacağız.

İlahi Murad'ın tecellisi gereği insanın dünya halifeliği başlıyor...

dünya hayatı ve birinci uyarı:

"Taha 117 Bunun üzerine Biz de “Ey Âdem!” demiştik, “İşte bu, sana ve eşine tarifsiz bir düşmanlık beslemektedir; dolayısıyla, onun sizi bu has bahçeden çıkarma girişimlerine karşı çok dikkatli olun; yoksa bedbaht olursun! 118 Zira aklından çıkarma ki burada aç değilsin, açık değilsin; 119 yine unutma ki burada ne susuzluk çekersin, ne de sıcağa maruz kalırsın!” "Bakara 35. Ve dedik ki: “Âdem! Sen ve eşin şu bahçeye yerleşin, orada canınızın çektiği her şeyden serbestçe yiyin, şu ağaca da yaklaşayım demeyin," "A'raf 19 Ve (sana gelince) Ey Âdem! Sen ve eşin has bahçede yerleşin, canınızın çektiği her şeyden yiyin, ama sakın şu ağaca yaklaşayım demeyin: sonra zalimlerden olursunuz!"

adem ailesi bu uyarıyı aldıktan sonra tüm donanımları ile son saatte kadar sürecek hayatlarına iki farklı cinselliğin üzerinden başladılar diyebiliriz. ama henüz bundan haberleri yok. şeytan daha girmedi dünyalarına. ademin insanlığı da kulluğu da tecrübeden uzak. şeytanın nasıl bir şey olduğunu henüz bilmiyorlar. maalesef öğrenecekler!

A'raf 20 Bunun üzerine, şeytan onlara (o zamana değin) cinsellikleri hakkında henüz farkına varmadıkları şeyi ifşa etmek için fısıldadı ve “Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, başka değil, sadece siz (ondan yiyince) iki melek (gibi) olursunuz ya da ölümsüzleşirsiniz de ondandır” dedi. 21 Ve her ikisine yeminler etti: “İnanın ki ben ikinizin de iyiliğini istiyorum.” 22 İşte böylece onları aldanışa sürükleyecek telkinlerde bulundu. Bunun üzerine onlar o bitkiden tadar tatmaz cinselliklerinin farkına vardılar ve başladılar has bahçenin yapraklarından topladıklarıyla üzerlerini örtmeye. Rableri de ikisine birden şöyle seslendi: “Ben ikinizi de o ağaçtan men etmemiş miydim? Ve ben ikinize ‘Kesinlikle şeytan sizin için ayan açık bir düşmandır!’ dememiş miydim?” 23 Her ikisi de dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendi kendimize zulmetmişiz; eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, kesinlikle kaybedenler arasına gireriz!”

şeytan onları elindeki tek silah ile vurdu "Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, başka değil, sadece siz (ondan yiyince) iki melek (gibi) olursunuz ya da ölümsüzleşirsiniz de ondandır” işte bunun üzerine adem ailesi ilk tecrübelerini ve seçeneklerinin sonucunu yaşamaya başladılar. adem bir anda İlahi Murad'ın dışına çıkarak ölümsüzlüğü istedi fakat o ölümlüydü. insanlık destanını yazmadan ölümsüzlüğü istemesi onu hatalı seçime sürükledi.

hz. Muhammed peygamberimize (s.a.v) inen şu ayet; hz. adem'in ölümsüzlük isteyerek şeytana kanması ışığında anlaşıldığın da mana denizine dönüyor. "Necm 13 Doğrusu onu bir başka iniş sırasında yine görmüştü; 14 en sonuncu sidra ağacının yanında, 15 vaad edilen cennetin (görüntüsü) eşliğinde,16 kaplayan o şey sidreyi çepeçevre kuşattığında… 17 Göz ne şaştı ve kamaştı, ne de haddi aştı: 18 hakikaten de o, Rabbinin en büyük âyetlerinden birini görmüştü." diyen ayette onun nasıl görevine bağlı ve emelinin insanlığın kurtulması olduğunu anlayabiliriz. böyle baktığım için hz. adem peygamberimiz (selam olsun ona)hakkını helal eder inşallah.

"Bakara 36 Fakat şeytan onların ayaklarını kaydırdı, böylece sahip oldukları müstesna konumdan uzaklaştırdı. Ve Biz dedik ki: “Birbirinize düşman olarak çıkıp gidin! Zira yeryüzünde, geçici bir hayat alanı ve tadımlık bir haz sizi bekliyor!” 37 Fakat Âdem Rabbinden aldığı birtakım kelimelere sarıldı, (Allah) da onun tevbesini kabul etti: çünkü O, evet O’ydu tevbeleri kabul etme makamında olan, her işinde merhamet sahibi olan.

bir başka açıdan...

"Taha 120 Hal böyleyken şeytan onu vehimlere sürükleyerek “Ey Âdem!” dedi, “Sana sonsuzluk ağacını ve sonu gelmez bir saltanatın (yolunu) göstereyim mi?” 121 Derken o ikisi ondan yediler. Bunun ardından kendi cinselliklerinin farkına vardılar ve başladılar has bahçenin yapraklarından topladıklarıyla üzerlerini örtmeye: sonuçta Âdem Rabbine karşı gelmiş ve huzurunu bozmuş oldu. 122 Nihayet Rabbi onu seçip arındırdı. Dolayısıyla hem tevbesini kabul etti, hem de ona (sorumluluğunu ifa edecek) yolu göstererek 123 dedi ki:

ayetlerde anlatılan aşamalar iki farlı cinsiyetin kendilerini keşfetmelerini anlatıyor. insanlığın ataları çocukluktan sorumluluk yaşlarına girmiş olmalılar ki utanma duyguları kemale doğru gelişmesini sürdürüyor. sorumsuzluk çağlarından sorumluluk çağlarına geçen bu çift bir yandan da cennetten çıkmış oluyorlar. artık giyinme bir arada yaşamanın evlilik gibi kurallara bağlanma vakti gelmiş olmalı. Taha 120'nin devamı ile konumuzu takibe devam edelim.

"Taha 123 “O makamdan hep birlikte birbirinize düşman olarak inin! Bundan böyle de, Benim katımdan size doğru yol bilgisi gelecektir: artık kim benim gösterdiğim yolu izlerse, işte o ne sapacak ne de kendini yitirecektir.

daha sonra bütün hayatın tanımı insanoğluna bildiriliyor...

"A'raf 22 İşte böylece onları aldanışa sürükleyecek telkinlerde bulundu. Bunun üzerine onlar o bitkiden tadar tatmaz cinselliklerinin farkına vardılar ve başladılar has bahçenin yapraklarından topladıklarıyla üzerlerini örtmeye. Rableri de ikisine birden şöyle seslendi: “Ben ikinizi de o ağaçtan men etmemiş miydim? Ve ben ikinize ‘Kesinlikle şeytan sizin için ayan açık bir düşmandır!’ dememiş miydim?” 23 Her ikisi de dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendi kendimize zulmetmişiz; eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, kesinlikle kaybedenler arasına gireriz!” 24 (Allah) buyurdu: “Birbirinize düşman olarak çıkıp gidin! Zira yeryüzünde, geçici bir hayat alanı ve tadımlık bir haz sizi bekliyor.” 25 (Ve) dedi ki: “Orada yaşayacak ve orada öleceksiniz; nihayet oradan (âhiret yolculuğuna) çıkarılacaksınız.”

bu hitap ile artık adem ailesi için dünya hayatı öğretilmiş oluyordu. adem ailesi A'raf 23 ayeti ile Rabbimize samimi itiraflarını yaptılar.

A'raf 37 Fakat Âdem Rabbinden aldığı birtakım kelimelere sarıldı, Her ikisi de dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendi kendimize zulmetmişiz; eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, kesinlikle kaybedenler arasına gireriz!” (Allah) da onun tevbesini kabul etti: çünkü O, evet O’ydu tevbeleri kabul etme makamında olan, her işinde merhamet sahibi olan. 38 Emrettik: Oradan hep birlikte çıkıp inin! Ne var ki, Benden bir rehberliğin size ulaşması şarttır. Her kim (kendisine ulaşan) rehberliğime uyarsa, artık onlar geleceğe dair kaygı geçmişe dair hüzün duymayacaklar.

insanoğlu hatasını kabul etme sorumluğunu gösterdi ve hatası için Rabbimizden af diledi. ve Rabbimizin isimleri insanoğluna tecelli etti. böylelikle şeytan da apaçık bir düşman olduğunu eylemleriyle ispat etti. iradesini ve enerjisini Allah'ın dosdoğru yoluna oturarak o yolda ki yürüyen insanları yoldan saptırmak için hala var gücü ile uğraşmaktadır. Allah insanlığı iblis/şeytanlardan korusun.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder