Hz. Aişe ve Ebu
Musa rivayetlerinde, vahiy, Mekke’de, “arayış” anlamına gelen Hıra mağarasında
düşünce çile çeken Abdullah oğlu Muhammed’e (a) Fil olayından yaklaşık 40 yıl
sonra bir Ramazan gecesinde indirilen bu sûrenin ilk beş âyetiyle başlamıştır.
Surenin Nuzul
yeri, Arabistan yarımadasında bulunan Mekke’Nin en yüksek noktası olan Sebir
dağının hemen yanıbaşında bulunan Hıra
Dağının tepesindeki bir doğal mağaradır. Hıra
Mağarası Mekke’ye hakim bir tepede Kabe’yi kuşbakışı gören bir noktadadır. Allah Rasulünden önce bu mağarada Hz
İbrahim’in inanç sistemi üzere ibdet eden tek kişi Hz Ömer’İn amcası Zeyd b.
Amr b. Tüfeyl’dir.
Beyhaki, vahiy
başlamadan önceki rüyalar silsilesinin hicretten 13 yıl önce bir Rebiulevvel ayında
başladığını ve altı ay sürdüğünü nakleder. Bu tarihin miladi karşılığı 610 yılının şubat ayıdır. Altı ay sonrası aynı yılın Ağustos ayına
denk gelmektedir.
Bu hesaba göre vahiy 610 yılının Ağustos ayında başlamıştır. Vahyin doğumunun Hz. Peygamber’in doğumuyla
aynı gün olan Pazartesi’ne denk geldiğini, Hz. Peygamber’in niçin o günü oruçlu
geçirdiği sorusuna verdiği cevaptan öğreniyoruz.
Bu konudaki
sahih rivayetlerin özeti şudur: 40 yaşına doğru Muhammed’e yalnızlık
sevdirildi.
Hıra dağındaki aynı adlı mağarada kendini tefekkür ve
ibadete veriyordu. Bir gece aniden vahiy meleği geldi ve “Oku!” dedi. “Benim
okumam mümkün değil!” diye cevapladı, zira o zamana kadar okumuş-yazmış değildi
(Ankebût: 48). Rasulullah şöyle nakleder: “Melek beni öyle bir sıktı ki tüm
gücüm gitti.” Aynı şey üç kez tekrarlandı (Buhârî, Bed’u’l-Vahy 1:1; Müslim, İman,
1:73). Sonuncusunun ardından bu sûrenin ilk beş âyeti nâzil oldu (Vahye dair bir
not için bkz. Şûrâ: 51, not 6).
Hira Dağının Yandan Görünümü
Cebrail (a.s) ‘in Alak Suresinin İlk 5 Ayetini
Peygamberimize Getirdiği Hira Mağarası
Surenin Konusu:
23 yıllık
vahiy sürecinin ilk kelimesi “oku”dur.
Bu bir “yap” emridir ve her emir bir inşadır. Amaç Vahyin muhataplarını inşa etmesidir.
İlk beş âyetin
konusu insanın öğrenme
yeteneğidir.
Vahiy açılışı;
·
Bilgiye,
·
İnsanın
öğrenme yeteneğine ve
·
Araçlarına
dikkat çekerek yapmıştır.
Bu, insanın en temel sorununun, doğru bilgiyi elde etmek, üretmek ve
iletmekle ilgili talim ve terbiye, eğitim ve öğretim süreci olduğunu gösterir.
İlk indirilen
pasaj ve sûrelerin konuları arasındaki bilinçli bağlantı hayli anlamlıdır.
Gerçek bir “önsöz” olan Fâtiha’yı dışarıda tutarsak, bizim tesbitimize göre
nüzulde ilk beş sıra ve konuları şöyledir:
·
Alak
sûresinin ilk 5 âyeti düşüncenin
ve bilginin inşasıyla,
·
Müzzemmil
sûresinin ilk 11 âyeti, duygunun
ve ahlâkın inşasıyla,
·
Müddessir
sûresinin ilk 7 âyeti, misyon
ve vizyonun inşasıyla,
·
Duhâ
sûresinin tamamı teşvik ve
motivasyonla,
·
İnşirah
sûresinin tamamı azim ve kararlılıkla ilgilidir.
İnen ilk âyet, Allah adına/adıyla okuma emridir. Bu emir, karşılığını İslâm’ın şiarı olan
besmelede bulur.
İlk beş âyetin
ardından, gelen âyetler daha sonraki bir zamanda inmiştir. Bu zaman fiili
engellemenin başladığı 3. yılın başına tekabül etse gerektir. Usul kuralı gereği
bir sûre için “Bu sûre falan zamanda indi” demek, o sûrenin başının indiği
zamanı gösterir. Bu kural ‘Alak sûresi için de geçerlidir.
Bu pasajda
Allah’ın vahiyle kendisine tenezzül buyurduğu insanın en temel zaafına atıf yapılır:
·
Evet;
insan kendi kendine yettiğini
sandığında mutlaka azar” (6-7).
·
İnsan
azınca ibadete engel
olur, hakikati yalanlar ve ona sırt döner (9-13).
·
Bütün
bunların temelinde görmeyen bir tanrı tasavvuru yatar: “Kendisi bilmez mi ki, Allah görür mutlaka!” (14)
Sûre, muhatabını
inşa edicilik vasfını haykırırcasına, tevhid kelimesinin çatısıyla uyumlu olan bir nehiy ve iki emirle son bulur:
·
Asla
o (azgın) insana uyma;
·
(Rabbine)
secde et ve
·
Yaklaşmaya
gayret et!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder