Bunun
için gidilir kabirlere, bunun için ziyaret edilir. Çünkü insan öleceğini
unuttuğunda yapar tüm hatalarını, günahlarını, işler cinayetlerini. Öleceğini
unuttuğun da tecavüz eder. Öleceğini unuttuğun da Allah'a isyan eder. Öleceğini
unuttuğun da kendisine yabancılaşır, öleceğini unuttuğun da haddini aşar. Eğer
mümkün olsa da insanın ölümü gözünün önünden ayırmayacak, zihninden asla çıkmayacak
bir imkanımız olsa, insan yaptıklarının bir çoğunu yapmaz, yapmadıklarının da
bir çoğunu yapardı.
Vahiy
insana işte böyle bir tasavvur, böyle bir akıl, böyle bir şahsiyet kazandırır.
Ölümünü gözünün önünden uzak tutmayan bir insan, ölümü koynunda atletinin
içinde saklayan, onu daima yanın da gezdiren, ölümünü göz önünden ayırmayan, ölümünden
sonrasına göz bebeği gibi bakan insan ahreti kazanır. İşte bu hale gelmek kolay
değildir.
Akıl
küçüldükçe ana sıkışır, büyüdükçe anı aşar. Akıl küçüldükçe şimdi de buraya
yoğunlaşır. Hemen şimdi ödüller, hemen şimdi lezzetler, hemen şimdi kar, hepsi de
hemen şimdi, hatta cezada hemen şimdi. Bu çocuk aklıdır, büyümemiş olgunlaşmamış,
akil olamamış akıldır. Ama büyüdükçe hemen şimdi demez. Ve ufuklara bakar,
yarın ne olacağım, yarınım ne olacak diye bakar ve kendi kendisine sorar. Ve
sorar; "öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsun ey nefsim?" Küçüklere
sordukları gibi büyüklere de sormalı; "büyüyünce ne olacaksın çocuğum?"
der gibi; "ölünce ne olacaksın?" diye sormalı. Çünkü ölünce ne olacağınıza
siz karar verirsiniz! Rabbim ölünce adam olanlardan kılsın... Ölüm kötü değil;
Hayatı kötü olanlar ölüme kötü diye bakarlar. Kötü bir hayat yaşayanların gözünde
ölüm kötüdür.
Yoksa
ölüm mücerret olarak kötü değildir. Ölüme insanlar suizan ederler. O kadar
suizan ederler ki, yaşamadıkları bir şeydir ölüm. Görmedikleri bir şeydir, gitmedikleri
bir alemdir o alem. Ama nedense suizan ederler. Ölüme suizan etmemek lazım.
Hayatı iyi yaşamak lazım ölüme suizan etmemek için. Belki bir kere ölselerdi
ölüme bu kadar suizan etmeyecek, hatta helallik isteyeceklerdi. Ben senin
hakkını yedim diye. Biz Müslümanlar böyle bakarız. Biz Müslümanlar ölümü
hayatın öbür yüzü olarak görürüz. Ölüm aslın da ebedi hayatın kapısı, onun
içinde ölüm daha sahici, daha gerçek, sınırlı olandan sınırsız gerçeğe geçiş, geçiciden
kalıcıya geçiş, suni hazlardan tabii hazlara, daimi hazlara geçiş. Sınırlı bir
dünya dan gerçek, sınırsız bir dünya ya geçiş. Bunun neresi kötü? İnsan aslın
da gerçeği sahiciyi aramaz mı? Sahte kimi eğlendirir? sahte ile kim avunur?....
Evet tek dünyalılar. Tek dünyası olanın çift yüzü olur. Müminin iki dünyası tek
yüzü vardır. Çift dünyası olan öbür tarafta maske takamaz. O tarafta takamayacağı
maskeyi bu tarafta da takmaz takmamalıdır. Rabbim; nifaktan, şirkten, küfürden,
isyandan, tuğyandan, bizleri muhafaza kılsın. Amin
Mustafa
İslamoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder